iskelet ve hareket sistemi
hadi anahtar kavramlardan başlayalım!!!
anahtar kelimeler
eklem:
İskelet sistemini öğrenmek için yukarıdaki kemiklerin birbirine bağlandığı kısımlar eklem olarak adlandırılır. Eklemler vücutta bulunan kemiklerin yerinde bir hareket etmesini sağlar ve etrafı kıkırdak, bağ, tendon ve kaslarla çevrilidir.
kas:
TitleKaslar, kemiklerle vücuda şekil verir. Kasların temel görevi, vücudun veya bulundukları organların hareketini sağlamaktır. Örneğin iskelet kaslarının kasılıp gevşemesi sayesinde konuşma, nefes alıp verme, yürüme, koşma, yüzme gibi çeşitli hareketler gerçekleşir. İstemsiz çalışan düz kaslar, iç organlarımızın hareketini sağlar.
kemik:
Kemik, vücudu oluşturan dokular arasında en sert olanıdır. Organizmada gerçek anlamda destek görevi yapan dokudur. Ayrıca organizmanın kalsiyum depolarıdır. Kalsiyum bakımından doymuş olduklarından serttir.
kıkırdak:
Eklemi oluşturan kemiklerin birbirlerine bakan yüzlerini oluşturan parlak sedefi-beyaz yapıya kıkırdak denir. En önemli görevi yük taşımak olan bu yapılar eklemin kayganlığını da sağlarlar.
tendon:
İnsan vücudunu oluşturan kas sistemini iskelete bağlayan bağlara tendon denir. Tendonlar, kas hareketini ve eklem hareketini sağlar.
destek ve hareket sistemi
Destek ve hareket sistemi; kemik, kıkırdak, kas ve bağ dokulardan oluşur. Bu sistemin hareketi sağlama,
organizmaya destek olma, vücudun ihtiyacı olan mineralleri depolama, iç organlara ve kaslara bağlanma
yüzeyi sağlama, önemli iç organları koruma, vücuda biçim verme ve kan hücrelerini üretme gibi görevleri
vardır. Destek ve hareketi sağlamak için iskelet ve kas sistemi birlikte görev yapar.
İSKELET KAS SİSTEMİ
İskelet sistemi, vücudu destekler ve kasların tutunması için yüzey alanı sağlar. İskelet sistemi önemli iç
organları zedelenmekten korur.
İskelet sistemi, kemik ve kıkırdak olmak üzere iki çeşit bağ dokudan meydana gelir. Embriyonik dö-
nemde iskelet sisteminin büyük bir bölümü kıkırdak yapıdadır. Embriyoda ikinci aydan itibaren kalsiyum
karbonat, kalsiyum fosfat gibi tuzların birikmesiyle kemikleşme süreci başlar. Ergin bireylerin kulak, burun,
eklem yerleri gibi bölgelerinde kıkırdak doku varlığını sürdürür.
KEMİK DOKU
- Kemik doku hücrelerine osteosit, kemik doku ara maddesine ise osein denir. Osteositler, lâkün denilen
boşluklar içinde yer alır ve ince uzantılarla birbiriyle bağlantı kurar. Osein hem organik hem de inorganik
maddelerden oluşur. Organik kısmını kollajen lifler, inorganik kısmını ise kalsiyum karbonat ve kalsiyum
fosfat tuzları oluşturur.
- Tüm kemiklerin dış yüzünü periost denen canlı bir zar örter
Süngerimsi kemik doku:
Terbore
Küçük kemik plakaların birbirine boşluk bırakarak bağlanması nedeniyle gözenekli yapıya sahiptir. Süngerimsi kemik, böyle bir yapı sayesinde oldukça büyük baskılara dayanabilir.
Süngerimsi kemiğin boşluklarında kırmızı kemik iliği bulunur. Kırmızı kemik iliğinde kan hücreleri üretilir.
Süngerimsi kemik dokuda kanallar sistemi yoktur. Süngerimsi kemik, uzun kemiklerin şişkin olan uç kısımlarında ve ilik kanalı çevresinde yassı ve kısa kemiklerin iç kısmında bulunur.
Tempor Labore
SIKI KEMİK DOKU:
Ara madde kalsiyum karbonat, kalsiyum fosfat gibi tuzların yoğun bir şekilde birikimi
nedeniyle oldukça sıkı ve sert yapıya sahiptir. Uzun kemiklerin gövde kısmı büyük ölçüde sıkı kemikten
oluşmuştur. Sıkı kemik osteon adı verilen yapı birimlerinden oluşur. Osteon, merkezî bir kanal çevresinde
dairesel olarak sıralanmış kemik tabakalar ve tabakaların arasında konumlanmış kemik hücrelerden oluş-
muştur. Osteonun ortasındaki kanala Havers kanalı, Havers kanallarını yatay olarak birbirine bağlayan
kanallara Volkmann kanalı adı verilir . Bu kanallarda sinirler ve kemik dokuyu besleyen kan
damarları yer alır. Kemik dokunun ihtiyaç duyduğu besin ve oksijen kanallardaki kan damarından sağlanır.
Atık ürünler de aynı yolla kana verilir.
Lorem Ipsum
Tempor Labor
ŞEKİLLERİNE GÖRE KEMİK ÇEŞİTLERİ
UZUN KEMİKLER :
Boyu eninden uzun olan kemiklerdir. Koldaki pazu kemiği ve bacaklardaki uyluk kemik-
leri uzun kemiklere örnektir. Uç kısımlarındaki şişkin bölgeler baştır. İki baş arasındaki bölge ise gövdedir.
Baş kısımlarının dış kısmı, sıkı kemik dokusunda iç kısmı ise süngerimsi kemik doku yapısındadır. Gövde
kısmı büyük ölçüde sıkı kemikten oluşmuştur. Gövdenin ortasındaki boşlukta ise sarı kemik iliği yer alır.
Sarı kemik iliği yalnızca uzun kemiklerin yapısında bulunur. Bol miktarda yağ içerir. Sarı kemik iliğinde
bazı akyuvar hücreleri üretilir.
Uzun kemiklerin baş kısmında kemiğin boyuna uzamasını sağlayan kıkırdak dokudan
oluşmuş epifiz plağı vardır. Epifiz plağı; ergenlik döneminin ardından kemikleşir, kemikte ve bireyde bo-
yuna uzama durur. Kemiklerin dış yüzeyini saran zara periost adı verilir. Periost, bol miktarda kan damarı
ve sinir içerir. Periost, kemiğin enine kalınlaşmasını ve kırılan kemiğin onarılmasını sağlar.
kısa kemikler:
Uzunlukları, genişlikleri ve kalınlıkları birbirine yakın olan kemiklerdir. Ön kolla el arasında bulunan el bilek kemikleri ve bacakla tarak kemikleri arasında bulunan ayak bilek kemikleri kısa kemiklere örnektir. Kısa kemiklerin dış yüzeyini sarar. Kısa kemiklerin iç kısmındasüngerimsi kemik doku dış kısmında sert kemik doku bulunur.
YASSI KEMİKLER :
Yapısı yassı ve ince olan kemiklerdir. Kafatası kemikleri, kaburga, kalça kemiği ve kürek kemiği yassı kemiklere örnektir .
Yassı kemiklerin dış kısmında periost bulunur. Yassı kemiğin merkezinde
kırmızı kemik iliği içeren süngerimsi kemik doku, dış tarafında ise sert kemik
doku bulunur.
DÜZENSİZ ŞEKİLLİ KEMİKLER:
Belirli bir şekli olmayan,
baskılara dayanıklı sağlam kemiklerdir. Omurlar ve
çene kemikleri düzensiz şekilli kemiklere örnektir. Diğer kemik çeşitlerinde olduğu gibi
dıştan periostla kaplıdır. İç tarafında süngerimsi kemik doku dış tarafında ise sert kemik doku bulunur.
Yetişkin insan iskeleti 206 kemikten oluşur . Bu kemiklerin bazıları birbirine kaynaşmıştır. İskelet, eksen iskeleti ve üyeler iskeleti olmak üzere iki ana bölüme ayrılır. Eksen iskeletinde baş ve
gövde iskeleti yer alır.
Baş iskeleti (Görsel 1.2.8), kafatası ve yüz kemiklerinden oluşur.
Baş iskeletinde sadece alt çene kemiği hareketlidir.
Gövde iskeleti; omurga, göğüs kemiği ve kaburgalardan oluşur.
Omurga, boyundan kuyruk sokumuna kadar devam eder. Omurga-
daki omur deliklerinin üst üste gelmesiyle oluşan omurga kanalında
omurilik bulunur. Omurlar arasında kıkırdaktan oluşmuş diskler
vardır. Omurgayı oluşturan omurlar baş ve gövdenin hareketini ve
vücudun dik durmasını sağlar. Kaburga ve iç organlara bağlanma
bölgesini oluşturur. Omurların içinde bulunan kanalda omurilik
vardır ve omurlar omuriliği korur. Baş, gövde, göğüs ve karın boşlu-
ğundaki bir çok organın ağırlığını taşır ve destek olur. Omurlar yapı
ve işlevleri bakımından boyun omurları, sırt omurları, bel omurları,
sağrı omurları ve kuyruk sokumu omurları olmak üzere beş bölüm-
de incelenir (Görsel 1.2.9).
Boyun omurlarının birincisine atlas, ikincisine eksen adı verilir. Sırt omurları, kaburgayla bağlantılıdır.
İnsanda on iki çift kaburga vardır. Sırt omurlarından çıkan kaburgaların ilk yedi çifti ayrı ayrı sonraki üç
çift, birleşerek göğüs kemiğine bağlanır. Son iki çift kaburganın uçları göğüs kasları arasında serbesttir. Bu
kaburgalara yüzücü kaburga denir.
Kaburga göğüs bölgesindeki iç organları korur, destekler ve soluk alıp vermeyi sağlar. Kaburga kemikle-
rindeki ilikler kan yapımında önemli bir yere sahiptir.
Baş iskeleti , kafatası ve yüz kemiklerinden oluşur.
Baş iskeletinde sadece alt çene kemiği hareketlidir.
Gövde iskeleti; omurga, göğüs kemiği ve kaburgalardan oluşur.
Omurga, boyundan kuyruk sokumuna kadar devam eder. Omurgadaki omur deliklerinin üst üste gelmesiyle oluşan omurga kanalında
omurilik bulunur. Omurlar arasında kıkırdaktan oluşmuş diskler
vardır. Omurgayı oluşturan omurlar baş ve gövdenin hareketini ve
vücudun dik durmasını sağlar. Kaburga ve iç organlara bağlanma
bölgesini oluşturur. Omurların içinde bulunan kanalda omurilik
vardır ve omurlar omuriliği korur. Baş, gövde, göğüs ve karın boşlu-
ğundaki bir çok organın ağırlığını taşır ve destek olur. Omurlar yapı
ve işlevleri bakımından boyun omurları, sırt omurları, bel omurları,
sağrı omurları ve kuyruk sokumu omurları olmak üzere beş bölümde incelenir . Boyun omurlarının birincisine atlas, ikincisine eksen adı verilir. Sırt omurları, kaburgayla bağlantılıdır.
İnsanda on iki çift kaburga vardır. Sırt omurlarından çıkan kaburgaların ilk yedi çifti ayrı ayrı sonraki üç
çift, birleşerek göğüs kemiğine bağlanır. Son iki çift kaburganın uçları göğüs kasları arasında serbesttir. Bu
kaburgalara yüzücü kaburga denir.
Kaburga göğüs bölgesindeki iç organları korur, destekler ve soluk alıp vermeyi sağlar. Kaburga kemiklerindeki ilikler kan yapımında önemli bir yere sahiptir.
Üyeler iskeletinde ise üye kemerleriyle kol ve bacak kemikleri yer alır. Kol kemikleri; kolda pazu, ön kol,
dirsek, el bilek, el tarak ve el parmak kemiklerinden oluşur. Bacakta ise uyluk, diz kapağı, kaval, baldır, ayak
bilek, ayak tarak ve ayak parmak kemiklerinden oluşur
Üye kemerleri, omuz kemeri ve kalça kemerinden oluşur. Omuz kemerinde önde köprücük kemiği, arkada ise kürek kemiği vardır. Omuz kemeri kol kemiğine eklemle bağlanır.
Kalça kemeri; oturga, kalça ve çatı olmak üzere üç kemiğin kaynaşmasıyla oluşur . Her iki
kalça kemeri arkada sağrı omurlarına; önde ise birbirine bağlanır. Böylece kalça kemerleri arasında leğen
boşluğu oluşur. Kalça kemerleriyle bacak kemikleri eklemle birleşir.
Tempor Labor
kıkırdak doku
Kıkırdak doku, kıkırdak hücreleri ve bunların salgıladığı hücreler arası maddelerden oluşur. Kemiklerin
birleşim yerlerinde, kulak kepçesinde, burunda ve östaki borusunda bulunur. Kıkırdak doku hücresine
kondrosit ara maddesine ise kondrin denir. Ara maddede protein yapılı lifler bulunur. Kıkırdak dokunun
ara maddesi jel şeklinde olduğu için kemik dokudan daha esnektir . Kıkırdak doku ara maddesinde kan damarı bulunmaz. Kıkırdak doku hücreleri, kıkırdak dokunun etrafını saran bağ dokudaki
damarlardan salınan maddelerin difüzyonuyla beslenir. Bu nedenle zedelenen kıkırdak dokunun onarımı
uzun süre alır.
Kıkırdak doku, ara maddesinde bulundurduğu liflerin yapısına göre hiyalin, fibröz ve elastik kıkırdak olmak üzere üç çeşittir.
Lorem Ipsum
hiyalin kıkırdak :
Kollajen lif bulundurur. İnsanlarda embriyonal dönemde iskeletin büyük bir kısmını oluşturur. Embriyonun gelişim sürecinde hiyalin kıkırdak kemik dokuya dönüşür.
Ancak kaburga uçlarında, oynar eklemlerdeki kemiklerin eklem
yüzeyinde hiyalin kıkırdak kemik dokuya dönüşmez . Soluk borusunda, burunda, bronşlarda, kemik eklem
yerlerinde ve kaburga uçlarında hiyalin kıkırdak bulunur.
FİBRÖZ KIKIRDAK:
Bol miktarda kollajen lif içerir. Bu sayede
basınca ve çekmeye karşı dayanıklı kıkırdaktır. Omurgayı
oluşturan omurların arasındaki esnek diskler fibröz kıkır-
dak yapısındadır. Ayrıca kalça ve diz eklemleri ile köprücük
kemiği eklemlerinde de fibröz kıkırdak bulunur
Tempor Labor
E L A S T İ K K I K I R D A K:
Esneme ve bükülme yeteneği fazla olan kıkırdaktır. Ara maddesinde elastik lifler bulunur. Kulak kepçesindeki kıkırdak, östaki borusundaki kıkırdak ve epiglottisteki (gırtlak kapağı) kıkırdak elastik kıkırdak örnekleridir
EKLEMLER
Kemiklerin birbiriyle birleşme yerine eklem denir. Hareket şekline göre oynamaz eklemler, yarı oynar
eklemler ve oynar eklemler olmak üzere üç çeşit eklem vardır
KAS SİSTEMİ
Kaslar, kemiklerle vücuda şekil verir. Kasların temel görevi, vücudun veya bulundukları organların hareketini sağlamaktır. Örneğin iskelet kaslarının kasılıp gevşemesi sayesinde konuşma, nefes alıp verme, yürüme, koşma, yüzme gibi çeşitli hareketler gerçekleşir. İstemsiz çalışan düz kaslar, iç organlarımızın hareke-
tini sağlar. Kan, kalp kasının kasılmasıyla tüm vücuda ve akciğerlere pompalanır. Böylece hücrelere gerekli
maddelerin ulaştırılması sağlanır. Kaslar, kas dokusundan oluşmuştur. Kas dokusunda yer alan kas lifleri kas hücresi olarak adlandırılır.
Kas hücreleri özelleşmiş hücrelerdir. Kas hücrelerinin zarına sarkolemma, plazmasına sarkoplazma, en-
doplazmik retikulumuna sarkoplazmik retikulum adı verilir. Kas hücrelerinde kasılıp gevşemeyi sağlayan
aktin ve miyozin proteinlerinden oluşmuş filamentler bulunur. Bu iplikçikler, bir araya gelerek miyofibrilleri oluşturur . Kas dokuda enerji ihtiyacı fazla olduğundan kas hücrelerinin mitokondri
sayısı fazladır.
Kaslar; düz kas, kalp kası ve iskelet kası olmak üzere üç çeşittir
kas kasılması
Kas lifi çok sayıda miyofibril içerir. Miyofibriller, aktin ve miyozin filamentlerinden oluşur. Bu filamentlerin düzenli dizilişlerinden dolayı mikroskopta bakıldığında iskelet kası hücrelerinde art arda tekrarlanan açık ve koyu bantlar görülür. Tekrarlanan bu bantlarda aktin
ve miyozin filamentler, belirli bir düzen içinde konumlanarak kasın
sarkomer adı verilen kasılma birimlerini oluşturur. Sarkomer, iki Z
çizgisi arasında kalan kısımdır. İnce olan aktin filamentler Z çizgisinde birbirine bağlanıp sarkomerin merkezine doğru uzanır. Kalın
olan miyozin filamentler ise sarkomerin merkezinde birbirine tutunur. Sarkomerdeki bantlaşma incelendiğinde sadece aktin filamentlerden oluşan bölgeye I bandı aktin ve miyozin filamentlerin birlikte
yer aldığı bölgeye A bandı adı verilir. A bandının ortasında sadece
miyozin proteinlerinden oluşan, açık renk olarak görünen bölgeye H
bandı adı verilir
ÖNEMLİ!!
Düz kasta sarkomer bulunmaz.
ÖNEMLİ!!
Kasın boyu,kasılma sırasında kasılırken kalınlığı artar fakat hacmi ve kütlesi değişmez.
Çizgili kaslar, somatik sinir sistemine ait miyelinli
nöronlar tarafından uyarılır. Motor sinirler motor liflerini oluşturur ve motor lifler de kasların uyarılmasını sağlar. Motor sinir hücresiyle kas hücresi arasındaki
bağlantı bölgesi motor uç plak olarak
adlandırılır. Nöronla taşınan impuls, motor uç plağa
gelince nörondan nörotransmitter salgılanmasını sağlar. Nörotransmitterler sarkolemma üzerindeki Na+
kanalların açılmasını ve hücreye çok miktarda Na+
iyonunun girmesini sağlar. Böylece kas hücresi uyarılır ve uyartı sarkolemma boyunca yayılır. Bu uyartı,
sarkoplazmik retikuluma ulaşınca sarkoplazmik retikulumda depolanan Ca+2 iyonları sitoplazmaya salınır.
Böylece sitoplazmada Ca+2 iyonları derişimi yükselir.
Salınan Ca+2 iyonları, sarkomerde aktin üzerinde konumlanmış olan özel protein kompleksini inaktif hâle
getirerek miyozinin aktine bağlanacağı kısmının açığa
çıkmasını sağlar. Aktin flamentler miyozin flamentler üzerinde kayar, kas lifi kasılır.
Kasılmış kasın gevşemesi, impuls iletimi kesildiği zaman gerçekleşir. Kasılma tamamlanınca Ca+2
iyonları sarkoplazmik retikuluma aktif taşımayla taşınır böylece gevşeme gerçekleşir. Sarkoplazmada
kalsiyum derişimi düşünce aktin üzerindeki protein kompleksi aktifleşerek miyozinin aktine bağlanma
bölgesinin kapanmasına neden olur ve kasılma durur. Kas hücresinin kasılması ve gevşemesi ATP sayesinde gerçekleşir. Kasta yeterli ATP olduğu sürece kasılıp gevşeme devam eder.
Kasın kasılabilmesi için gerekli minimum uyarı şiddetine eşik değer denir. Eşik değerin altındaki uyarılar, kas lifinde uyarı oluşturmaz. Eşik değer ve eşik değerin üzerindeki uyarılar ise kas lifi tarafından aynı
şiddette cevaplanır. Bu duruma ya hep ya hiç kuralı denir. Çizgili kasların dinlenme durumunda hafif kasılı
ve gergin olma durumuna kas tonusu denir. Kas tonusu bilincin açık olduğu durumda mevcuttur. Kasın
kasılma sonrası normal durumuna geri dönmesine gevşeme evresi denir.
Uyarı alan kasın kasılması ve gevşemesi üç evrede gerçekleşir. Bunlar sırasıyla gizli evre, kasılma evresi
ve gevşeme evresidir
Gevşeme anından itibaren kasın tekrar uyarılmasına kadar geçen sürede kas dinlenmektedir. Ancak
kas lifi (hücresi), gevşemeye fırsat vermeden kasılması için art arda uyarılırsa kasılı durumda kalır. Bu
duruma fizyolojik tetanos (kramp) denir
KAS ENERJİSİNİN SAĞLANMASI
İskelet kası ve kalp kası hızlı kasılıp gevşetin. Kasların kasılmasında da gevşemesinde de ATP'ye gereksinim duyulur. Bu kasların hücrelerinde mitokondri sayısı fazladır. Enerji öncelikli olarak kas hücrelerindeki ATP'den biraz. ATPaz enzimiyle ATP parçalanır ve enerji kullanılır. ATP + Su ADP + Pi + enerji İskelet kası hücreleri, kasılmaya başladığında hücrede çok az miktarda bulunan ATP moleküllerini kul- lanır. ATP molekülleri çok kısa sürede tükenir. Kas hücreleri, ATP ihtiyacını kreatin fosfat üzerinden sağlar.Kas hücrelerinde mevcut ATP’den daha fazla kreatin fosfat (CP) bulunur. Enerji ihtiyacı olan kas hücreleri,kreatin fosfat molekülünü parçalar. Açığa çıkan fosfat ile ADP, ATP’ye dönüştürülür. Kaslar, bu şekilde kreatin fosfatı destek enerji kaynağı olarak kullanır ve yaklaşık 15 saniye kadar ATP ihtiyacı karşılanabilir. Kreatin fosfat + ADP Kreatin + ATP
ATPaz
Kas, gevşeyip dinlenmeye geçince reaksiyonun tersi gerçekleşir. Böylece kreatin fosfat yeniden sentezlenir ve depolanır.
Kreatin + ATP Kreatin fosfat + ADP
Kasta enerji ihtiyacının devam etmesi durumunda kas hücresinde depolanan glikojen molekülü par-
çalanır böylece glikoz fosfat molekülü açığa çıkar. Bu madde kana geçemez sadece kaslarda yakıt olarak
kullanılır.
Glikoz fosfat, kas hücrelerinde ya oksijenli solunumda kullanılarak (öncelikli olarak) ya da laktik asit
fermantasyonunda kullanılarak ATP elde edilir.
Oksijenli solunum
Glikojen Glikoz CO2
+ H2
O + ATP Glikojen Glikoz Laktik asit + ATP
Laktik asit fermantasyonu
Laktik asit fermantasyonu sonucunda açığa çıkan laktik asit, kana karışıp beyne ulaşınca yorgunluk hissi
oluşturur. Laktik asit ya dinlenme anında karaciğerde pürivik asite dönüşür ve oksijenli solunumda kullanılır ya da önce glikoza ardından glikojene dönüşüp karaciğerde depolanır.
İskelet kaslarının kasılması sırasında ATP, kreatinfosfat, glikoz, oksijen, glikojen miktarı azalır; ADP,
fosfat, kreatin, karbondioksit, su, laktik asit, ısı miktarı artar.
BİLGİLENİYORUM!!
TENDONLAR
Bazı kaslar birbirine zıt çalışır. Bu kaslara antagonist kaslar denir. Antagonist kaslardan biri kasılırken diğeri gevşer. Böylece iki farklı yönde dengeli ve hızlı hareket sağlanır. Kolun üst kısmında yer alan pazu kasları antagonist kaslara örnektir.
Kaslar kemiklere tendonlarla bağlanır. Tendonlar kasları kemiklere bağlayan bağ doku liflerinden oluşmuş yapıdır . Tendonlar kasılmaz. Fiziksel gerilmelere karşı dayanıklıdır.
DESTEK VE HAREKET SİSTEMİ RAHATSIZLIKLARI
Ağır ve zorlayıcı fiziksel hareketler ve kazalar, kemiklerde ve eklemlerde birtakım bozulmalara sebep
olabilir. Bu rahatsızlıklara kırık, çıkık, burkulma, menisküs ve eklem rahatsızlıkları örnek verilebilir.
KIRIK :
Çarpma, düşme, vurma gibi darbeler sonucu kemik bütünlüğünün bozulmasıdır. Kırılan kemiğin bu-
lunduğu bölgede şişme, ağrı oluşur. Yaşlanma, kemik yoğunluğunun azalması gibi durumlar kemiklerin
kırılganlığını artırır.
ÇIKIK :
Oynar eklemlerin zorlanması sonucu kemiğin eklem yerinden ayrılmasıdır. Düşme ve kontrol dışı hareketler çıkığa sebep olabilir. Çıkık olan bölgede hareket yeteneği azalır. Şişme ve ağrı oluşur. Çıkık; bilek, diz,omuz, parmak gibi eklemlerde olabilir.
BURKULMA :
Burkulmalar eklem bağlarının aşırı gerilmesi, kısmen yırtılması ya da kopması sonucunda oluşur. Eklem Bağı, kemikleri eklem adı verilen birleşim noktalarında birbirine bağlayan lifli bir dokudur. Burkulmanın genellikle bilek, omuz, diz ve parmaklarda gerçekleşmesinin nedeni de budur. Normal koşullarda, hareket edildiğinde bağlar uzar, esner ve daha sonra eski hâline döner. Ancak aşırı zorlanırlarsa burkulma olur. Burkulmalar, spor yaparken ya da dans ederken oluşabileceği gibi yürümek, merdiven çıkmak gibi bazı rutin hareketler sırasında da gerçekleşebilir. Böyle durumlarda burkulan bölgenin hareket ettirilmemesi, bandajla sarılması ve bölgeye soğuk uygulama yapılması uygundur. Burkulmaları önlemek için ise kas güçlendirici egzersizlerin yapılması ve spor sırasında ısınma ve esneme hareketlerine önem verilmesi gerekir.
MENİSKÜS :
Diz ekleminde kıkırdak dokudan oluşan yapıya menisküs denir. Menisküs yırtığı, kıkırdak dokunun zarar görmesinden ve yırtılmasından kaynaklanan bir rahatsızlıktır. Dizde ağrı oluşur. Yürüme, merdivenden çıkma gibi faaliyetler ağrıyı şiddetlendirir. Sporcularda ani hareket ve zorlanma nedeniyle daha sık gözlenir.
Lorem Ipsum
EKLEM RAHATSIZLIKLARI :
Yürüme, hareket etme ya da bir cismin kavranması eklemler sayesinde gerçekleşir. Eklemde oluşacak rahatsızlıklar, genetik ya da çevresel faktörlere bağlı gelişebilir. Bu durumda eklemin faaliyeti kısıtlanır. En sık rastlanılan eklem rahatsızlıkları, romatizmal eklem hastalığı ve eklem iltihabıdır. Genellikle eklem bölgesindeki kıkırdak yapının zedelenmesi ya da eklem bölgesindeki sıvı kaybı sonucu eklemin görevini yerine getirememesiyle oluşan rahatsızlıklara eklem rahatsızlığı denir.Eklemlerde ileri derecede hasar oluşursa protez adı verilen yapay bir eklemle sorun düzeltilebilir.
Rumeysa KARACA
HAZIRLAYAN :
Mehmet Emine Akdoğan Anadolu Lisesi
OKUL :
11/C
SINIF :
NO :
14
Bana iyi bakmalısın , ben olmazsam dik b ile duramayacaksın :))
BİYOLOJİ PROJE ÖDEVİ
rumeysakaraca645
Created on December 18, 2020
Start designing with a free template
Discover more than 1500 professional designs like these:
View
Memories Presentation
View
Pechakucha Presentation
View
Decades Presentation
View
Color and Shapes Presentation
View
Historical Presentation
View
To the Moon Presentation
View
Projection Presentation
Explore all templates
Transcript
iskelet ve hareket sistemi
hadi anahtar kavramlardan başlayalım!!!
anahtar kelimeler
eklem:
İskelet sistemini öğrenmek için yukarıdaki kemiklerin birbirine bağlandığı kısımlar eklem olarak adlandırılır. Eklemler vücutta bulunan kemiklerin yerinde bir hareket etmesini sağlar ve etrafı kıkırdak, bağ, tendon ve kaslarla çevrilidir.
kas:
TitleKaslar, kemiklerle vücuda şekil verir. Kasların temel görevi, vücudun veya bulundukları organların hareketini sağlamaktır. Örneğin iskelet kaslarının kasılıp gevşemesi sayesinde konuşma, nefes alıp verme, yürüme, koşma, yüzme gibi çeşitli hareketler gerçekleşir. İstemsiz çalışan düz kaslar, iç organlarımızın hareketini sağlar.
kemik:
Kemik, vücudu oluşturan dokular arasında en sert olanıdır. Organizmada gerçek anlamda destek görevi yapan dokudur. Ayrıca organizmanın kalsiyum depolarıdır. Kalsiyum bakımından doymuş olduklarından serttir.
kıkırdak:
Eklemi oluşturan kemiklerin birbirlerine bakan yüzlerini oluşturan parlak sedefi-beyaz yapıya kıkırdak denir. En önemli görevi yük taşımak olan bu yapılar eklemin kayganlığını da sağlarlar.
tendon:
İnsan vücudunu oluşturan kas sistemini iskelete bağlayan bağlara tendon denir. Tendonlar, kas hareketini ve eklem hareketini sağlar.
destek ve hareket sistemi
Destek ve hareket sistemi; kemik, kıkırdak, kas ve bağ dokulardan oluşur. Bu sistemin hareketi sağlama, organizmaya destek olma, vücudun ihtiyacı olan mineralleri depolama, iç organlara ve kaslara bağlanma yüzeyi sağlama, önemli iç organları koruma, vücuda biçim verme ve kan hücrelerini üretme gibi görevleri vardır. Destek ve hareketi sağlamak için iskelet ve kas sistemi birlikte görev yapar.
İSKELET KAS SİSTEMİ
İskelet sistemi, vücudu destekler ve kasların tutunması için yüzey alanı sağlar. İskelet sistemi önemli iç organları zedelenmekten korur. İskelet sistemi, kemik ve kıkırdak olmak üzere iki çeşit bağ dokudan meydana gelir. Embriyonik dö- nemde iskelet sisteminin büyük bir bölümü kıkırdak yapıdadır. Embriyoda ikinci aydan itibaren kalsiyum karbonat, kalsiyum fosfat gibi tuzların birikmesiyle kemikleşme süreci başlar. Ergin bireylerin kulak, burun, eklem yerleri gibi bölgelerinde kıkırdak doku varlığını sürdürür.
KEMİK DOKU
Süngerimsi kemik doku:
Terbore
Küçük kemik plakaların birbirine boşluk bırakarak bağlanması nedeniyle gözenekli yapıya sahiptir. Süngerimsi kemik, böyle bir yapı sayesinde oldukça büyük baskılara dayanabilir. Süngerimsi kemiğin boşluklarında kırmızı kemik iliği bulunur. Kırmızı kemik iliğinde kan hücreleri üretilir. Süngerimsi kemik dokuda kanallar sistemi yoktur. Süngerimsi kemik, uzun kemiklerin şişkin olan uç kısımlarında ve ilik kanalı çevresinde yassı ve kısa kemiklerin iç kısmında bulunur.
Tempor Labore
SIKI KEMİK DOKU:
Ara madde kalsiyum karbonat, kalsiyum fosfat gibi tuzların yoğun bir şekilde birikimi nedeniyle oldukça sıkı ve sert yapıya sahiptir. Uzun kemiklerin gövde kısmı büyük ölçüde sıkı kemikten oluşmuştur. Sıkı kemik osteon adı verilen yapı birimlerinden oluşur. Osteon, merkezî bir kanal çevresinde dairesel olarak sıralanmış kemik tabakalar ve tabakaların arasında konumlanmış kemik hücrelerden oluş- muştur. Osteonun ortasındaki kanala Havers kanalı, Havers kanallarını yatay olarak birbirine bağlayan kanallara Volkmann kanalı adı verilir . Bu kanallarda sinirler ve kemik dokuyu besleyen kan damarları yer alır. Kemik dokunun ihtiyaç duyduğu besin ve oksijen kanallardaki kan damarından sağlanır. Atık ürünler de aynı yolla kana verilir.
Lorem Ipsum
Tempor Labor
ŞEKİLLERİNE GÖRE KEMİK ÇEŞİTLERİ
UZUN KEMİKLER :
Boyu eninden uzun olan kemiklerdir. Koldaki pazu kemiği ve bacaklardaki uyluk kemik- leri uzun kemiklere örnektir. Uç kısımlarındaki şişkin bölgeler baştır. İki baş arasındaki bölge ise gövdedir. Baş kısımlarının dış kısmı, sıkı kemik dokusunda iç kısmı ise süngerimsi kemik doku yapısındadır. Gövde kısmı büyük ölçüde sıkı kemikten oluşmuştur. Gövdenin ortasındaki boşlukta ise sarı kemik iliği yer alır. Sarı kemik iliği yalnızca uzun kemiklerin yapısında bulunur. Bol miktarda yağ içerir. Sarı kemik iliğinde bazı akyuvar hücreleri üretilir. Uzun kemiklerin baş kısmında kemiğin boyuna uzamasını sağlayan kıkırdak dokudan oluşmuş epifiz plağı vardır. Epifiz plağı; ergenlik döneminin ardından kemikleşir, kemikte ve bireyde bo- yuna uzama durur. Kemiklerin dış yüzeyini saran zara periost adı verilir. Periost, bol miktarda kan damarı ve sinir içerir. Periost, kemiğin enine kalınlaşmasını ve kırılan kemiğin onarılmasını sağlar.
kısa kemikler:
Uzunlukları, genişlikleri ve kalınlıkları birbirine yakın olan kemiklerdir. Ön kolla el arasında bulunan el bilek kemikleri ve bacakla tarak kemikleri arasında bulunan ayak bilek kemikleri kısa kemiklere örnektir. Kısa kemiklerin dış yüzeyini sarar. Kısa kemiklerin iç kısmındasüngerimsi kemik doku dış kısmında sert kemik doku bulunur.
YASSI KEMİKLER :
Yapısı yassı ve ince olan kemiklerdir. Kafatası kemikleri, kaburga, kalça kemiği ve kürek kemiği yassı kemiklere örnektir . Yassı kemiklerin dış kısmında periost bulunur. Yassı kemiğin merkezinde kırmızı kemik iliği içeren süngerimsi kemik doku, dış tarafında ise sert kemik doku bulunur.
DÜZENSİZ ŞEKİLLİ KEMİKLER:
Belirli bir şekli olmayan, baskılara dayanıklı sağlam kemiklerdir. Omurlar ve çene kemikleri düzensiz şekilli kemiklere örnektir. Diğer kemik çeşitlerinde olduğu gibi dıştan periostla kaplıdır. İç tarafında süngerimsi kemik doku dış tarafında ise sert kemik doku bulunur.
Yetişkin insan iskeleti 206 kemikten oluşur . Bu kemiklerin bazıları birbirine kaynaşmıştır. İskelet, eksen iskeleti ve üyeler iskeleti olmak üzere iki ana bölüme ayrılır. Eksen iskeletinde baş ve gövde iskeleti yer alır.
Baş iskeleti (Görsel 1.2.8), kafatası ve yüz kemiklerinden oluşur. Baş iskeletinde sadece alt çene kemiği hareketlidir. Gövde iskeleti; omurga, göğüs kemiği ve kaburgalardan oluşur. Omurga, boyundan kuyruk sokumuna kadar devam eder. Omurga- daki omur deliklerinin üst üste gelmesiyle oluşan omurga kanalında omurilik bulunur. Omurlar arasında kıkırdaktan oluşmuş diskler vardır. Omurgayı oluşturan omurlar baş ve gövdenin hareketini ve vücudun dik durmasını sağlar. Kaburga ve iç organlara bağlanma bölgesini oluşturur. Omurların içinde bulunan kanalda omurilik vardır ve omurlar omuriliği korur. Baş, gövde, göğüs ve karın boşlu- ğundaki bir çok organın ağırlığını taşır ve destek olur. Omurlar yapı ve işlevleri bakımından boyun omurları, sırt omurları, bel omurları, sağrı omurları ve kuyruk sokumu omurları olmak üzere beş bölüm- de incelenir (Görsel 1.2.9). Boyun omurlarının birincisine atlas, ikincisine eksen adı verilir. Sırt omurları, kaburgayla bağlantılıdır. İnsanda on iki çift kaburga vardır. Sırt omurlarından çıkan kaburgaların ilk yedi çifti ayrı ayrı sonraki üç çift, birleşerek göğüs kemiğine bağlanır. Son iki çift kaburganın uçları göğüs kasları arasında serbesttir. Bu kaburgalara yüzücü kaburga denir. Kaburga göğüs bölgesindeki iç organları korur, destekler ve soluk alıp vermeyi sağlar. Kaburga kemikle- rindeki ilikler kan yapımında önemli bir yere sahiptir.
Baş iskeleti , kafatası ve yüz kemiklerinden oluşur. Baş iskeletinde sadece alt çene kemiği hareketlidir. Gövde iskeleti; omurga, göğüs kemiği ve kaburgalardan oluşur. Omurga, boyundan kuyruk sokumuna kadar devam eder. Omurgadaki omur deliklerinin üst üste gelmesiyle oluşan omurga kanalında omurilik bulunur. Omurlar arasında kıkırdaktan oluşmuş diskler vardır. Omurgayı oluşturan omurlar baş ve gövdenin hareketini ve vücudun dik durmasını sağlar. Kaburga ve iç organlara bağlanma bölgesini oluşturur. Omurların içinde bulunan kanalda omurilik vardır ve omurlar omuriliği korur. Baş, gövde, göğüs ve karın boşlu- ğundaki bir çok organın ağırlığını taşır ve destek olur. Omurlar yapı ve işlevleri bakımından boyun omurları, sırt omurları, bel omurları, sağrı omurları ve kuyruk sokumu omurları olmak üzere beş bölümde incelenir . Boyun omurlarının birincisine atlas, ikincisine eksen adı verilir. Sırt omurları, kaburgayla bağlantılıdır. İnsanda on iki çift kaburga vardır. Sırt omurlarından çıkan kaburgaların ilk yedi çifti ayrı ayrı sonraki üç çift, birleşerek göğüs kemiğine bağlanır. Son iki çift kaburganın uçları göğüs kasları arasında serbesttir. Bu kaburgalara yüzücü kaburga denir. Kaburga göğüs bölgesindeki iç organları korur, destekler ve soluk alıp vermeyi sağlar. Kaburga kemiklerindeki ilikler kan yapımında önemli bir yere sahiptir.
Üyeler iskeletinde ise üye kemerleriyle kol ve bacak kemikleri yer alır. Kol kemikleri; kolda pazu, ön kol, dirsek, el bilek, el tarak ve el parmak kemiklerinden oluşur. Bacakta ise uyluk, diz kapağı, kaval, baldır, ayak bilek, ayak tarak ve ayak parmak kemiklerinden oluşur
Üye kemerleri, omuz kemeri ve kalça kemerinden oluşur. Omuz kemerinde önde köprücük kemiği, arkada ise kürek kemiği vardır. Omuz kemeri kol kemiğine eklemle bağlanır. Kalça kemeri; oturga, kalça ve çatı olmak üzere üç kemiğin kaynaşmasıyla oluşur . Her iki kalça kemeri arkada sağrı omurlarına; önde ise birbirine bağlanır. Böylece kalça kemerleri arasında leğen boşluğu oluşur. Kalça kemerleriyle bacak kemikleri eklemle birleşir.
Tempor Labor
kıkırdak doku
Kıkırdak doku, kıkırdak hücreleri ve bunların salgıladığı hücreler arası maddelerden oluşur. Kemiklerin birleşim yerlerinde, kulak kepçesinde, burunda ve östaki borusunda bulunur. Kıkırdak doku hücresine kondrosit ara maddesine ise kondrin denir. Ara maddede protein yapılı lifler bulunur. Kıkırdak dokunun ara maddesi jel şeklinde olduğu için kemik dokudan daha esnektir . Kıkırdak doku ara maddesinde kan damarı bulunmaz. Kıkırdak doku hücreleri, kıkırdak dokunun etrafını saran bağ dokudaki damarlardan salınan maddelerin difüzyonuyla beslenir. Bu nedenle zedelenen kıkırdak dokunun onarımı uzun süre alır. Kıkırdak doku, ara maddesinde bulundurduğu liflerin yapısına göre hiyalin, fibröz ve elastik kıkırdak olmak üzere üç çeşittir.
Lorem Ipsum
hiyalin kıkırdak :
Kollajen lif bulundurur. İnsanlarda embriyonal dönemde iskeletin büyük bir kısmını oluşturur. Embriyonun gelişim sürecinde hiyalin kıkırdak kemik dokuya dönüşür. Ancak kaburga uçlarında, oynar eklemlerdeki kemiklerin eklem yüzeyinde hiyalin kıkırdak kemik dokuya dönüşmez . Soluk borusunda, burunda, bronşlarda, kemik eklem yerlerinde ve kaburga uçlarında hiyalin kıkırdak bulunur.
FİBRÖZ KIKIRDAK:
Bol miktarda kollajen lif içerir. Bu sayede basınca ve çekmeye karşı dayanıklı kıkırdaktır. Omurgayı oluşturan omurların arasındaki esnek diskler fibröz kıkır- dak yapısındadır. Ayrıca kalça ve diz eklemleri ile köprücük kemiği eklemlerinde de fibröz kıkırdak bulunur
Tempor Labor
E L A S T İ K K I K I R D A K:
Esneme ve bükülme yeteneği fazla olan kıkırdaktır. Ara maddesinde elastik lifler bulunur. Kulak kepçesindeki kıkırdak, östaki borusundaki kıkırdak ve epiglottisteki (gırtlak kapağı) kıkırdak elastik kıkırdak örnekleridir
EKLEMLER
Kemiklerin birbiriyle birleşme yerine eklem denir. Hareket şekline göre oynamaz eklemler, yarı oynar eklemler ve oynar eklemler olmak üzere üç çeşit eklem vardır
KAS SİSTEMİ
Kaslar, kemiklerle vücuda şekil verir. Kasların temel görevi, vücudun veya bulundukları organların hareketini sağlamaktır. Örneğin iskelet kaslarının kasılıp gevşemesi sayesinde konuşma, nefes alıp verme, yürüme, koşma, yüzme gibi çeşitli hareketler gerçekleşir. İstemsiz çalışan düz kaslar, iç organlarımızın hareke- tini sağlar. Kan, kalp kasının kasılmasıyla tüm vücuda ve akciğerlere pompalanır. Böylece hücrelere gerekli maddelerin ulaştırılması sağlanır. Kaslar, kas dokusundan oluşmuştur. Kas dokusunda yer alan kas lifleri kas hücresi olarak adlandırılır. Kas hücreleri özelleşmiş hücrelerdir. Kas hücrelerinin zarına sarkolemma, plazmasına sarkoplazma, en- doplazmik retikulumuna sarkoplazmik retikulum adı verilir. Kas hücrelerinde kasılıp gevşemeyi sağlayan aktin ve miyozin proteinlerinden oluşmuş filamentler bulunur. Bu iplikçikler, bir araya gelerek miyofibrilleri oluşturur . Kas dokuda enerji ihtiyacı fazla olduğundan kas hücrelerinin mitokondri sayısı fazladır.
Kaslar; düz kas, kalp kası ve iskelet kası olmak üzere üç çeşittir
kas kasılması
Kas lifi çok sayıda miyofibril içerir. Miyofibriller, aktin ve miyozin filamentlerinden oluşur. Bu filamentlerin düzenli dizilişlerinden dolayı mikroskopta bakıldığında iskelet kası hücrelerinde art arda tekrarlanan açık ve koyu bantlar görülür. Tekrarlanan bu bantlarda aktin ve miyozin filamentler, belirli bir düzen içinde konumlanarak kasın sarkomer adı verilen kasılma birimlerini oluşturur. Sarkomer, iki Z çizgisi arasında kalan kısımdır. İnce olan aktin filamentler Z çizgisinde birbirine bağlanıp sarkomerin merkezine doğru uzanır. Kalın olan miyozin filamentler ise sarkomerin merkezinde birbirine tutunur. Sarkomerdeki bantlaşma incelendiğinde sadece aktin filamentlerden oluşan bölgeye I bandı aktin ve miyozin filamentlerin birlikte yer aldığı bölgeye A bandı adı verilir. A bandının ortasında sadece miyozin proteinlerinden oluşan, açık renk olarak görünen bölgeye H bandı adı verilir
ÖNEMLİ!!
Düz kasta sarkomer bulunmaz.
ÖNEMLİ!!
Kasın boyu,kasılma sırasında kasılırken kalınlığı artar fakat hacmi ve kütlesi değişmez.
Çizgili kaslar, somatik sinir sistemine ait miyelinli nöronlar tarafından uyarılır. Motor sinirler motor liflerini oluşturur ve motor lifler de kasların uyarılmasını sağlar. Motor sinir hücresiyle kas hücresi arasındaki bağlantı bölgesi motor uç plak olarak adlandırılır. Nöronla taşınan impuls, motor uç plağa gelince nörondan nörotransmitter salgılanmasını sağlar. Nörotransmitterler sarkolemma üzerindeki Na+ kanalların açılmasını ve hücreye çok miktarda Na+ iyonunun girmesini sağlar. Böylece kas hücresi uyarılır ve uyartı sarkolemma boyunca yayılır. Bu uyartı, sarkoplazmik retikuluma ulaşınca sarkoplazmik retikulumda depolanan Ca+2 iyonları sitoplazmaya salınır. Böylece sitoplazmada Ca+2 iyonları derişimi yükselir. Salınan Ca+2 iyonları, sarkomerde aktin üzerinde konumlanmış olan özel protein kompleksini inaktif hâle getirerek miyozinin aktine bağlanacağı kısmının açığa çıkmasını sağlar. Aktin flamentler miyozin flamentler üzerinde kayar, kas lifi kasılır. Kasılmış kasın gevşemesi, impuls iletimi kesildiği zaman gerçekleşir. Kasılma tamamlanınca Ca+2 iyonları sarkoplazmik retikuluma aktif taşımayla taşınır böylece gevşeme gerçekleşir. Sarkoplazmada kalsiyum derişimi düşünce aktin üzerindeki protein kompleksi aktifleşerek miyozinin aktine bağlanma bölgesinin kapanmasına neden olur ve kasılma durur. Kas hücresinin kasılması ve gevşemesi ATP sayesinde gerçekleşir. Kasta yeterli ATP olduğu sürece kasılıp gevşeme devam eder.
Kasın kasılabilmesi için gerekli minimum uyarı şiddetine eşik değer denir. Eşik değerin altındaki uyarılar, kas lifinde uyarı oluşturmaz. Eşik değer ve eşik değerin üzerindeki uyarılar ise kas lifi tarafından aynı şiddette cevaplanır. Bu duruma ya hep ya hiç kuralı denir. Çizgili kasların dinlenme durumunda hafif kasılı ve gergin olma durumuna kas tonusu denir. Kas tonusu bilincin açık olduğu durumda mevcuttur. Kasın kasılma sonrası normal durumuna geri dönmesine gevşeme evresi denir. Uyarı alan kasın kasılması ve gevşemesi üç evrede gerçekleşir. Bunlar sırasıyla gizli evre, kasılma evresi ve gevşeme evresidir
Gevşeme anından itibaren kasın tekrar uyarılmasına kadar geçen sürede kas dinlenmektedir. Ancak kas lifi (hücresi), gevşemeye fırsat vermeden kasılması için art arda uyarılırsa kasılı durumda kalır. Bu duruma fizyolojik tetanos (kramp) denir
KAS ENERJİSİNİN SAĞLANMASI
İskelet kası ve kalp kası hızlı kasılıp gevşetin. Kasların kasılmasında da gevşemesinde de ATP'ye gereksinim duyulur. Bu kasların hücrelerinde mitokondri sayısı fazladır. Enerji öncelikli olarak kas hücrelerindeki ATP'den biraz. ATPaz enzimiyle ATP parçalanır ve enerji kullanılır. ATP + Su ADP + Pi + enerji İskelet kası hücreleri, kasılmaya başladığında hücrede çok az miktarda bulunan ATP moleküllerini kul- lanır. ATP molekülleri çok kısa sürede tükenir. Kas hücreleri, ATP ihtiyacını kreatin fosfat üzerinden sağlar.Kas hücrelerinde mevcut ATP’den daha fazla kreatin fosfat (CP) bulunur. Enerji ihtiyacı olan kas hücreleri,kreatin fosfat molekülünü parçalar. Açığa çıkan fosfat ile ADP, ATP’ye dönüştürülür. Kaslar, bu şekilde kreatin fosfatı destek enerji kaynağı olarak kullanır ve yaklaşık 15 saniye kadar ATP ihtiyacı karşılanabilir. Kreatin fosfat + ADP Kreatin + ATP
ATPaz
Kas, gevşeyip dinlenmeye geçince reaksiyonun tersi gerçekleşir. Böylece kreatin fosfat yeniden sentezlenir ve depolanır.
Kreatin + ATP Kreatin fosfat + ADP
Kasta enerji ihtiyacının devam etmesi durumunda kas hücresinde depolanan glikojen molekülü par- çalanır böylece glikoz fosfat molekülü açığa çıkar. Bu madde kana geçemez sadece kaslarda yakıt olarak kullanılır. Glikoz fosfat, kas hücrelerinde ya oksijenli solunumda kullanılarak (öncelikli olarak) ya da laktik asit fermantasyonunda kullanılarak ATP elde edilir.
Oksijenli solunum
Glikojen Glikoz CO2 + H2 O + ATP Glikojen Glikoz Laktik asit + ATP
Laktik asit fermantasyonu
Laktik asit fermantasyonu sonucunda açığa çıkan laktik asit, kana karışıp beyne ulaşınca yorgunluk hissi oluşturur. Laktik asit ya dinlenme anında karaciğerde pürivik asite dönüşür ve oksijenli solunumda kullanılır ya da önce glikoza ardından glikojene dönüşüp karaciğerde depolanır. İskelet kaslarının kasılması sırasında ATP, kreatinfosfat, glikoz, oksijen, glikojen miktarı azalır; ADP, fosfat, kreatin, karbondioksit, su, laktik asit, ısı miktarı artar.
BİLGİLENİYORUM!!
TENDONLAR
Bazı kaslar birbirine zıt çalışır. Bu kaslara antagonist kaslar denir. Antagonist kaslardan biri kasılırken diğeri gevşer. Böylece iki farklı yönde dengeli ve hızlı hareket sağlanır. Kolun üst kısmında yer alan pazu kasları antagonist kaslara örnektir.
Kaslar kemiklere tendonlarla bağlanır. Tendonlar kasları kemiklere bağlayan bağ doku liflerinden oluşmuş yapıdır . Tendonlar kasılmaz. Fiziksel gerilmelere karşı dayanıklıdır.
DESTEK VE HAREKET SİSTEMİ RAHATSIZLIKLARI
Ağır ve zorlayıcı fiziksel hareketler ve kazalar, kemiklerde ve eklemlerde birtakım bozulmalara sebep olabilir. Bu rahatsızlıklara kırık, çıkık, burkulma, menisküs ve eklem rahatsızlıkları örnek verilebilir.
KIRIK :
Çarpma, düşme, vurma gibi darbeler sonucu kemik bütünlüğünün bozulmasıdır. Kırılan kemiğin bu- lunduğu bölgede şişme, ağrı oluşur. Yaşlanma, kemik yoğunluğunun azalması gibi durumlar kemiklerin kırılganlığını artırır.
ÇIKIK :
Oynar eklemlerin zorlanması sonucu kemiğin eklem yerinden ayrılmasıdır. Düşme ve kontrol dışı hareketler çıkığa sebep olabilir. Çıkık olan bölgede hareket yeteneği azalır. Şişme ve ağrı oluşur. Çıkık; bilek, diz,omuz, parmak gibi eklemlerde olabilir.
BURKULMA :
Burkulmalar eklem bağlarının aşırı gerilmesi, kısmen yırtılması ya da kopması sonucunda oluşur. Eklem Bağı, kemikleri eklem adı verilen birleşim noktalarında birbirine bağlayan lifli bir dokudur. Burkulmanın genellikle bilek, omuz, diz ve parmaklarda gerçekleşmesinin nedeni de budur. Normal koşullarda, hareket edildiğinde bağlar uzar, esner ve daha sonra eski hâline döner. Ancak aşırı zorlanırlarsa burkulma olur. Burkulmalar, spor yaparken ya da dans ederken oluşabileceği gibi yürümek, merdiven çıkmak gibi bazı rutin hareketler sırasında da gerçekleşebilir. Böyle durumlarda burkulan bölgenin hareket ettirilmemesi, bandajla sarılması ve bölgeye soğuk uygulama yapılması uygundur. Burkulmaları önlemek için ise kas güçlendirici egzersizlerin yapılması ve spor sırasında ısınma ve esneme hareketlerine önem verilmesi gerekir.
MENİSKÜS :
Diz ekleminde kıkırdak dokudan oluşan yapıya menisküs denir. Menisküs yırtığı, kıkırdak dokunun zarar görmesinden ve yırtılmasından kaynaklanan bir rahatsızlıktır. Dizde ağrı oluşur. Yürüme, merdivenden çıkma gibi faaliyetler ağrıyı şiddetlendirir. Sporcularda ani hareket ve zorlanma nedeniyle daha sık gözlenir.
Lorem Ipsum
EKLEM RAHATSIZLIKLARI :
Yürüme, hareket etme ya da bir cismin kavranması eklemler sayesinde gerçekleşir. Eklemde oluşacak rahatsızlıklar, genetik ya da çevresel faktörlere bağlı gelişebilir. Bu durumda eklemin faaliyeti kısıtlanır. En sık rastlanılan eklem rahatsızlıkları, romatizmal eklem hastalığı ve eklem iltihabıdır. Genellikle eklem bölgesindeki kıkırdak yapının zedelenmesi ya da eklem bölgesindeki sıvı kaybı sonucu eklemin görevini yerine getirememesiyle oluşan rahatsızlıklara eklem rahatsızlığı denir.Eklemlerde ileri derecede hasar oluşursa protez adı verilen yapay bir eklemle sorun düzeltilebilir.
Rumeysa KARACA
HAZIRLAYAN :
Mehmet Emine Akdoğan Anadolu Lisesi
OKUL :
11/C
SINIF :
NO :
14
Bana iyi bakmalısın , ben olmazsam dik b ile duramayacaksın :))